Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insandan birkaçıyız sadece…
Gündelik telâşelerin peşinden koşan…
Çalışan, eve giden, uyuyan ve sonra tekrar çalışan…
Böyle tasarlanmış bir hayatın çarklarında oradan oraya savrulan…
Yanından geçtiğimiz hayatlara dokunamayan…
Çoğu zaman farkında bile olmayan…
Bir hengâmede kaybolan milyarlarca insandan birileriyiz aslında…
Birgün kafamızı kaldırdık kumdan, bir vesile ile…
Elimizden kayıp giden hayatlar gördük…
Dünyayı paylaştıklarımızla,
Aslında paylaşmadığımızı gördük…
Acılar gördük yığınla…
Dönüp bakmadıklarımıza, burun kıvırdıklarımıza can atan…
“Bir kişiye tam dokuz pul” düşerken,
Dokuz kişiye düşen “bir” pul ile yetinmeye çalışan…
Mağdur ama yürekleri mağrur,
Küskün bakan gözler gördük…
Vicdanlarımızı örseleyen, sakat bırakan gülümsemeler gördük…
Yeryüzündeki her dil ile, her renk ile, her inanç ile sorduk kendimize :
Bu mudur hayat?
Ve bu mudur bize düşen?
Diğerkâmlığı unutmuş,
Camdan fanuslarda ya da fildişi kulelerde…
Nefsimize adanmış bir ömür mü?
Değildi elbette….
Ama bir soru daha geldi ardından…
Kaçışlara kapı aralayan :
Elinizden ne gelirki? Neyi düzeltebilirsinizki ?
Böyle başlamıyor muydu zaten hep, sorumluluktan kaçışlar…
Yeryüzündeki bütün yaraları saramayacaktık…
Bu değildi zaten bize düşen…
Değiştiremeyecektik birçok şeyi….
Ama yarasını sardığımız bir yürek için belki herşey değişecekti…
Her insan bir dünya….
Sardığımız her yarada dünya değişecekti…
Değiştikçe dünya,
“Altın Oran”a bir adım daha yaklaşacak…
Ve herşey biraz daha güzelleşecekti….
Durmamalıydık o halde…
Elimizden, yüreğimizden, dilimizden ne geliyorsa,
Seferber etmeliydik…
Besmelemizi çektik…
Yüreklerimizi birleştirdik….
Birleşen yüreklerimizin yanında…
Binlerce yüreklik yerler de açtık…
Sizler için….
“Ben, ne yapabilirimki?” diyenler için…
“Ah ne olurdu, ben de bir ateşi söndürebilsem,
Ben de bir deniz yıldızını suyla buluşturabilsem…
Ben de bir yüreğin yüzünü güldürebilsem,
Karıncanın taşıdığı bir tutam su olsam…
İyiliğin tarafında olsam diyenler için…
O halde…
Biz burdayız…
Yüreklerimiz burda…
Vizyonumuza “Ortak aklı” koyduk…
Hertürlü sınıfsal, siyasi, fikri taassubu elimizin tersi ile ittik…
Misyonumuza “ayrım gözetmeksizin insana hizmeti” koyduk…
Sessizce oturmak yerine, harekete geçmeyi seçtik.
Şimdi…
Yüreklerimizn yanına yürekler…
Yangına beraberce su taşıyacağımız karıncalar bekliyoruz….
( Ve MANİFESTOMUZ için tıklayınız... )